Tarık Akan’ın ardından – Ayşen Gruda: Ailemizin en güzel oğlunu kaybettik

Tarık Akan’ın hayatını kaybetmesi sonrasında Tarık Akan’la sayısız filmde rol almış Türk sinemasının en büyük isimlerinden Ayşen Gruda BirGün’e konuştu.

Tarık Akan’ın ölümü sonrasında yaşadığı üzüntüyü dile getiren Gruda, birçok filmde rol arkadaşı olan Tarık Akan’ın kendisine çok fazla şey öğrettiğini ifade etti.

‘Ailemizin en güzel oğlunu kaybettik’

Ayşen Gruda, Tarık Akan’la ilgili bir aile benzetmesi yaparak şu sözleri söyledi:

“Onun ve onun giblerin kaybıyla beraber sevgi, dostluk ve arkadaşlıkların yitebileceğini düşünüyorum. Bizim çektiğimiz onca filmde vermeye çalıştığımız bir yığın mesajın, a’sı b’si c’si düşüyor. Mesaj eksik kalacak diye korkuyorum. Ancak korkmak istemiyorum doğrusu. Bu halk eğer o filmlerden bir şeyler öğrenmiyorsa ben o filmleri neden yaptık diye hayıflanırım. Ancak filmlerimiz hala halkımız tarafından defaatle izleniyor.

Tarık, bizim ailemizin güzel yüzüydü, güzel yüzlüsüydü. Biz ailemizin en güzel oğlunu kaybettik. ‘Bizim aile’ diyorum çünkü o ailelerin içerisinde Tarık gibi, iyi kalpli ve onun gibi aşık olmak, onun gibi aşk yaşamak isteyenler var. Ailemizin içinde benim gibi bir ablası, Adile Naşit gibi sevgi yumağı bir annesi, Münir Özkul gibi hak ve hukuktan yana bir babası olmak isteyenler var.”

‘Zorla kazandığı paraları gençler için harcadı’

Tarık Akan’ın eğitime verdiği öneme değinen Gruda, “Tarık Akan, ülkesini seven ileri görüşlü efendi ve de iyi bir insandı. Benim içinse her şeyden önce bir eğitimciydi. En sevdiğim yanı da eğitime önem vermesiydi. Zorla kazandığı o paraları gençlerin yetişmesi için harcadı. İnşallah onun o okulu da devam eder” dedi.

Tarık Akan’ın yol arkadaşlarından Müjdat Gezen için de benzer şeyi söyleyen Gruda şöyle devam etti: “Müjdat Bey de öyle eğitime yatırım yapıyor. Kim ne derse desin oradan bir yığın çocuk yetişti. Bir yığın da ben mezun ettim. Bunlar az buz şeyler değil. Bu zamanda eğitimle uğraşmak çok zor.”

‘Başka bir ülkede olsaydı daha farklı olurdu’

Ayşen Gruda, Tarık Akan’ı “Çok büyük bir aktör” olarak tanımlarken, Akan için, “Tarık, başka bir ülkede olsaydı şayet, Robert De Niro falan olurdu. Türkiye’de ise “Ah canım yaşlanmış” oluyor. Bunlar benim kendi düşüncem. Birçok filmde birlikte oynadık. Bana sinemanın püf noktalarını öğretti. Bir sahnede ben ‘Ayakkabılarım yanmış’ diye koşuştururken beni durdurdu ve ‘Türk sinemasında ayak görünmez’ dedi” şeklinde konuştu.

Ünlü oyuncu, Akan’ın dünya çapında bir aktör olduğunu belirterek Altın ayı almış bir insan olduğunu vurguladı.

“Yemek dahi yiyemiyorum. Çok üzülüyorum ülkeme”

Akan için “Halk tarafından çok sevilenlerden birisiydi. Halk onu anlıyor ve seviyordu. Anlamaya çalışıyordu” diyen Gruda, son yıllarda sinema dünyasındaki art arda kayıpların sanatçıların politik duyarlılığı ile ilgili olduğunu belirterek, “Uzun bir süredir ülkemden dolayı afiyetle bir yemek yiyemiyorum. Çok üzülüyorum ülkeme” dedi.

Gruda sözlerine şu şekilde devam etti:

“Biz sanatçılar çok hassas insanlarız. Herkesin 7 duyusu varsa bizim 17 duyusu var. Kimselerin göremediklerini görüp üzülüyoruz. Türkiye’nin bu durumuna çok üzülüyoruz. Trende çalışanlar, madenciler ve oyuncular çabuk ölen insanlardır. Stresli bir işimiz var. Kendimizi düzgün tutmaya çalışıyoruz. Kendini salıvermek diye bir lüks yok bizde. Dolayısıyla da ister istemez sağlığımız bozuluyor. Uzun bir süredir yemek yiyemiyorum ülkemden dolayı. Çok üzülüyorum ülkeme. Biz daha hassas yerlerden bakıyoruz.

‘Kaç öğretmen kaldı’

“Ama şöyle bir şey söyleyeyim, galiba millet olarak sağlıklı değiliz.

“Annelerin ve babaların bile takmadığı bir mesele var: Pazartesi günü bu çocuklar boş sıralarda mı oturacak? Karşılarında öğretmen olarak kim duracak? Birinci sınıfa gidenler, ortaokul ve lisedekiler nasıl olacak da okula gidecekler? Kaç öğretmen kaldı?

“Eğitimin maşallahı(!) var. Ama öğrenim ve eğitim bir arada olmazsa hiçbir işe yaramaz. Eğitim anne karnında başlıyor. Ödüm patlıyor. Erkekler ağlar. Erkekler kadınlara kadınlar erkeklere muhtaçtır. Kadın ya da erkek yoktur. İnsan vardır. Çocuklarımıza 6-7 yaşında, ailedeyken, güzel kitaplar okutuyoruz. Büyük bestecileri öğretiyoruz. Ressamları, mimarileri öğretiyoruz. Sonra okula gönderince de ‘sus otur kımılda’ oluyor.

“Ben öğretmenim diyemem ama Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde, şu an gidemesem de üniversiteli çocuklar bana geliyor, çocuklarla, bir arkadaş, bir anne, bir çocuk olarak dertleşirdik. ‘Yapma etme!’ diye bir şey yoktu. Bu ne demek? Olumsuz eki nedir? Asla söylemedim. Söylemedik. Öğretmenlere o kadar çok iş düşüyor ki… Gençler çok huzursuz, kafaları karma karışık. Onlara çok üzülüyorum. Hayvan ve doğa sevgisi öğretilmeyen bir nesil yetişiyor.

“Korkularım var. Politikadan çok insanı korkularım var. ”

‘Benim canım kardeşim!’

Usta oyuncu, Tarık Akan’ın acı kaybına ilişkin son olarak ise “Ailemizin en güzeli gitti. Işıklı yollarda gitsin nereye gidiyorsa” dedi ve Tarık Akan’a son cümlesinde Akan’ın filmiyle seslendi: “Benim canım kardeşim!”

Not: Bu haber 16 Eylül 2016’da BirGün’de yayımlandı.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s